UYKU VE YENİ KARDEŞ (Ufkun Dikmen Akbulut- Uzman Psikolog / Deneyimsel Oyun Terapisti)

Yeni kardeş gelince çocuğun duygusal dünyasında neler oluyor? Onların gözünden bakınca, kardeş sahibi olmak ne demek?

Yeni kardeşin gelişi aslında çocuk için çok büyük bir değişim oluyor. Şöyle düşünelim aslında tüm yaşam düzeni değişiyor. Başta annenin kendilerine verdiği  dikkati ve zamanı olmak üzere bir çok şeyin eskisi gibi olmadığını fark ediyorlar. Eve minicik yeni bir insan geliyor ve hep kalıyor; özellikle dört yaş öncesi anlaşılması hiç kolay olmayan bir süreç.

Yine bu yaş dönemi  bebeğin geçici bir süre evde olduğunu sanabiliyor ve ilk zamanlar bebekle çok ilgili olmadıkları farkedilebiliyor.

Tabi tüm bu değişimler  çoğu zaman korku (beni sevmiyorlar ,benimle ilgilenmeyecekler gibi), üzüntü (onu benden daha çok seviyorlar)  , öfke (kardeşim yüzünden benimle ilgilenmiyorlar) gibi zor duyguların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Daha önce sadece kendilerine ait olan ebeveynlerinin ve hatta geniş ailedeki diğer fertlerin sevgisini, dikkatini paylaşmak zorunda kalıyorlar. Kendi yerini değerini başka birine kaptırmak gibi bir durum; endişe verici gerçekten..Doğal olarak kıskanıyorlar kardeşlerini…Ama bir taraftan da seviyorlar, dokunmak istiyorlar belki ; iki farklı uçta güçlü duygular yönetmek hiç kolay değil..

Bu duygular ve bunlara bağlı tepkiler her zaman ilk günden itibaren ortaya çıkmayabiliyor. Bazı durumlarda çocuklar yürüme öncesinde kardeşlerini pek tehdit olarak algılamazken yürümeye ve konuşmaya başladıkları noktada kıskançlık göstermeye başlayabiliyorlar. Bazen ebeveynler ‘hiç kıskanmıyordu rahattık birden kıskanmaya başladı’ gibi yorumlar yapabiliyor. Ben bu noktada aslında çocuğun duygularını dışa vurmaya yeni başladığını düşünüyorum. Çünkü kıskanmak kardeşliğin doğasında var; az ya da çok ama var.. Çocuğun bunu dışa vuruyor olması da çok kıymetli..

Annenin hamile kalmasından itibaren yeni kardeşe hazırlık sürecinde ebeveynler kısaca nelere dikkat etmeli, çocuğa nasıl destek olmalı?

Destek olmak için yapılacak bir çok şey var. Ama burada özellikle bir noktanın önemini belirtmek isterim. Nasıl ki yetişkinler olarak bizler yeni bir bebeğin ailemize katılması konusunda zihinsel  olarak bir çok hazırlık yapsak da; durumu yaşıyorken hissettiklerimize tam olarak hazır olmamız mümkün değildir.  Aynı şey çocuğumuz için de geçerli.Yani tüm hazırlıklara dikkat etmiş olsanız bile bebeğin gelişiyle birlikte zorluklar yaşama olasılığınız devam ediyor; neler hissedeceğinizi yaşamadan kestiremezsiniz. Neler yapabilirize gelince; öncelikle  bebek haberi verilirken daha büyük bir aile olunacağına vurgu yapmak; varsa tanıdık çok çocuklu aileleri örnek göstermek kolaylaştırıcı olabilir. Bebeğin nasıl olacağını anlatmak ; konuşamayacak, etrafta gezinip oyun oynayamayacak, fazlaca ağlayacak, annenin memesinden süt emecek gibi gerçekçi bilgiler vermek  ve bebek ziyaretleri yapmak önemli bir noktadır. Çocuğun yaşına uygun olarak ‘kardeşin nasıl olduğu’ konusunu açıklamak için de ebeveynlerin hazırlıklı olması gerekir. Çocuğun kardeşle ilgili tüm soruları yanıtlanmalıdır. Çocuğun kendi bebekliğini anlatmak, annenin karnına dokunmasını desteklemek, bebekle ilgili oda ,eşya gibi hazırlıklara çocuğu entegre etmek ve çocuğun rutiniyle ilgili bir değişiklik yapılacaksa (uykuyla ilgili, okulla ilgili  vb.) bebeğin doğumundan en az üç ay önce yapmaya çalışmak, günlük yaşamda her konuyu bebeğe bağlamamak; ‘bebek uyusun oynayalım, bebeği emzireyim sana kitap okurum’ gibi  önemli noktalar arasında..

Bu süreçlerde birçok çocuğun uyku sorunu yaşadığını görüyoruz. Gece alt ıslatma, gece uyku bölünmeleri, ebeveyn yatağına gelmek isteme, zor dalma gibi. Ebeveynler için bu dönem bir tür gerileme dönemi oluyor. Sen buna nasıl bakıyorsun?

Aileler için bu durumlar endişe verici ve zor oluyor. Ama yaşanan süreci düşündüğümüzde bunların çocuğun kendini ifade etme çabası olduğunu görmek mümkün. Çok kıskandı, çok zorlandı , çok kaygılı …ve zor duygular sisteme fazla gemeye başladığında ilk önce günlük rutinleri ve en çok da uykuyu bozuyor aslında. Çocuğun ihtiyacını görmek, cezalandırmamak , utandırmamak çok çok önemli böyle zamanlarda.

Burada ebeveynlerin yapması gereken çocuğun bu zor duygularını ifade edebileceği alanlar yaratmak. Çocuğun zorlandığını fark eden ebeveyn;

‘Bir kardeşinin  olması çok zor biliyorum , onunla daha çok vakit geçiriyorum ve sen bundan hoşlanmıyorsun’;

‘Evde bebek olması bazen çok zor değil mi , bizi paylaşıyorsun ,hep ağladığını duyuyorsun, o uyurken sessiz olmak zorundasın hiç kolay değil. Ama zorlandığın zaman bana söyleyebilirsin’ ya da

‘Çoğu zaman bebekle ilgileniyorum sen hep beklemek zorunda kalıyorsun ve buna kızıyorsun görüyorum. Bunu birlikte çözelim mi?’

gibi şeyler söyleyerek çocuğa bir kapı açmalıdır.

Benzer şekilde kardeşiyle ilgili olumsuz bir şey söylediğinde ayıplamak yerine ‘evet sen kızmışsın kardeşine, haklısın her şey çok değişti ve bunlara alışmak kolay değil’ diyebilmek çok çok önemlidir.

Yani çocuğu dinlemek, anlamak , kapsamak ; tüm zorlanmaları ve bizi zorlamalarıyla birlikte…

Sistem zor duyguları dışa varabilcek güvenli alanlar bulduğunda , desteklemiş hisseder ve regüle olmaya başlar. Yani günlük rutinlerdeki bozulmalar çocuğu duygusal olarak desteklemeye başladığımızda yavaş yavaş tekrar düzene girecektir. Çok majör, uzun süreli ve zorlayıcı bozulmalarda bir uzman desteği rahatlatıcı olabilir.

Yenidoğan bebekle beraber özellikle anne ilk çocukla daha sınırlı bir süre ilgilenebiliyor. Babaların bakım, uyutma, oyun gibi alanlarda devreye daha çok girmesinde birçok annenin kaygısı “ilk çocuğumu ihmal mi ediyorum?” oluyor. Bu paylaşılmış ebeveynliği çocuk nasıl algılar? 

Bu konu gerçekten çok hassas ve önemli. Annenin yeni bebeğin gelişiyle birlikte çok yoğun ve yorucu bir döneme gireceği açık bir gerçek . Dolayısıyla babaların bu sürece dahil olması bir gereklilik aslında..

İnsan yavrusu, birden fazla yetişkinle sağlıklı ilişki kurabilecek yapıdadır ve hatta bu durum çocuk için faydalı, önemli ve doğaldır. Yani babaların devreye giriyor olması annenin büyük çocuğu ihmal ettiğinin bir göstergesi  değildir. Aksine baba çocuk ilişkisinin ve aile sisteminin de güçlendiğinin  bir göstergesidir.

Burada belirtmek istediğim iki dikkat noktası var. Birincisi; eğer baba ve çocuk birlikte vakit geçirmeye alışık değilse , baba çocuğun ihtiyaçlarını karşılama onunla vakit geçirme konularında çok deneyimsiz bir noktadaysa; kardeş dünyaya gelmeden önce bu ilişkinin geliştirilmesi  gerekir.

İkinci dikkat noktası ise; baba sadece büyük çocukla vakit geçirsin diye düşünmemektir. Baba bebekle ev içinde kısa da olsa ilgilenme zamanları yaratarak  anneyle büyük çocuk için özel vakitler oluşturulmasına katkıda bulunmalıdır.  Böylece baba ve bebek arasında bağ oluşması sağlanır aynı zamanda da büyük çocuğun anneyle vakit geçirme ihtiyacı da bir parça giderilmiş olur.